yok.

anlık gaza gelmeye yarıyor bende sadece, bi süre sonra yine aynı soruları sorarken buluyorum kendimi.

Bazılarımız tatmin edici cevaplar bulabildiğinde bu sorgulama fırtınasından güvenli limanlara çekebiliyor gemilerini...

çok düşündüm, hiçbir mantıklı sebep bulamadım. bununla birlikte ölmeye de sebep bulamadım. o yüzden halihazırdkai hayatımı devam ettiriyorum. gelecekten beklentimi minimuma çektim, bir gün öleceğimin farkına vararak pek dertlenmemeye ipimle kuşağım modunda takılmaya çalışıyorum. ha karakter meselesi, beceremiyorum pek ama çok sıkıntıda hissettiğimde salla gitsin demeye çalışıyorum.

özet: hayatı sorgulamak bir boka yaramıyor düşünmene gerek yok yani, koy gtüne rahvan gitsin.

bir boka yarayıp yaramadığını istifa edip dünyayı dolaşırsam evet olarak vereceğim ama şimdilik hayır biboka yaramıyo .

bence katkısı var. sorgulamayı araştırma ile destekliyorsan öğrenme gerçekleşiyor ve aydın oluyorsun. Tamam sonuca varamayacaksın, ama ezberi bozup, yüzyıllardır "best seller" olan argumanlara da yok artık diyebileceksin.

Hayatı neden sorguluyorsunuz bırakın yaşansın bırakın olcaklar olsun müdahil değil seyirci olun zamana zevk adamı olun yaşamın pınarından su için tadına varın boş verin teferruatı

kafa acıyor sadece.

mutlu olmaya çalışmak için. (optimist mode on)

Dediğim gibi bazıları farklı sonuçlar çıkarabiliyor bu süreçte. dunya.milliyet.com.tr

bence iyidir güzeldir bu sorgulama ya. yani sonuçta düşünmeden "evet şu yaşa geldim askere gitmem lazım, bunu okudum o işi yapmalıyım, bu yaş oldu şimdi evlenmeliyim, x kere seviştim artık çocuğun sırası geldi" diye yuvarlanıp gitmek çok stressiz sakin görünebilir ama mesela benim için bilakis sinir stres yapıyo'.

bence alternatif ve de keyifli zilyon tane yapılacak şey var. tom hodgkinson'ı kesinlikle tavsiye ederim, benim için zihin açıcı olmuştu içimdeki deli emin'e de tercüman oldu. tembel ayaklanması on numara, özgürlüğün manifestosu'nu henüz okumadım ama şöyle bir baktığım kadarıyla güzel. çok da eğlenceli bir adam. türkçe çevirisi var her iki kitabın da.

onun dışında mesela şu iki gencin yaptığı gibi bi' şey yapayım isterim kendi adıma. "neden yaşıyorsun?" dersen "bir gün bu ayar bir şey yapmak için" diyebilirim mesela.

www.baskaturlubirsey.com

bu gece türkiye saati ile 12'den beri.

ben de beğenmedim.

devrim niteliğinde süper yenilik olarak algıladım. yazar takip etmek çok daha kolay olacak bu şekilde diye düşünüyorum.

bence güzel olmuş, iki saat nickini yazmakla uğraşmayacağız. ayrıca kimdir nedire girdikten sonra tekrar nickine basınca nickaltına gidiyor.

pardon, nickini niye yazıyoruz? yine anlamadım. şu durumda, zaten kendisine ait bir entriden kimdir nedir sayfasına ulaşabildiğimize göre, kendimi tekrar ediyorum ama, yine o entri altında zaten ? butonu vardı ki? nick altı diyorsanız zaten kendi yazmış olduğu bir entriden gelmiyor muyuz buraya?

2.200'e asus n55sf alınabildiği düşünülürse, alınmaz.

o kadar paraya kıyıyorsanız ekranı full hd olan birşey alın. farkı için sağda solda biraz kurcalamanızı öneririm.

@jacj of hearts, dediğin bilgisayar donanım olarak bundan iyi mi? ve ben o fiyata göremedim link vermen mümkün mü?

@cro magnon, pc'yi arkadaşa alıyoruz, ben de elimden geldiğince en ucuza en yüksek donanımı almasını isiyorum, karşıma hep casper çıkıyor hal böyleyken.

2000 liraya alınabilecek en iyi laptop casper mıdır yani?

değilse önerileriniz nedir?

casper alma bence ben alalı daha 2 sene olmadı 4 kez servise götürdüm , tavsiye etmiyorum.

çok daha iyi ve güvenilir. bu hafta sonu vatan'da 2.200'eydi.

bi kere o parayı rami için vermeyin. 4 gb ramli birşey alırsınız ram dediğin 20-30 dolar.

işlemci i7-2640M iyidir.

1000 gb hard diske hiç gerek yok. 500-750 gb gayet yeterli olacaktır. fazlası israf.

blu-ray okuyuculu almaya gerek yok. sırf o yüzden fazladan 100-200 lira para veriyorsunuz. blu-ray'ler türkiye'de yaygınlaşır mı o bile belli değil. orta vadede hiç kullanmayacaktır. pahalı zaten boş blu-rayler bile.

mümkünse ekran full-hd olsun. kullanım deneyimini ciddi anlamda etkiliyor. türkiye'de full-hd çok fazla model yok ama bulun yani.

bu söylediğim özellikleri sağlayan asus n serisi var, gayet güzel bir seri.

arkadaşlar;

hem 1080p çözünürlükte, hem 2000 lira civarında, hem de i7 işlemcili (mümkünde 2.20ghz ve üstü) bir bilgisayar linki bulabilirseniz bana da yollar mısınız?:) casper bizi de kıllandırıyor nitekim.

casper almayın diyen arkadaş fabrika ve arge çalışmalarını yakından takip etti herhalde, önce siz bu falanlara inanıyormusunuz bunu bilmek gerekir

şu modeli öneririm lakin fiyatı artmış. dolardan dolayı herhalde. bu modeli daha ucuza bulursanız kaçırmayın. bir süre araştırın beklemeye geçin.

www.vatanbilgisayar.com

bakın şu aletin tek eksiği işlemcisinin i5 olması ama i5 2410m gayet iyi bir işlemci ve bu aleti bu fiyata mümkün değil bulamazsınız. son fırsatmış.

www.bimeks.com.tr

i7 işlemcilisi için şu var şuna bakın: www.bimeks.com.tr

@sunset0771, şahsen ben 2 sene önce babam için casper aldım, yine o zamanlar da en performanslı ve fiyatı en ucuz olan casper'da çünkü:) yani ben o "falan"lara pek kulak asmıyorum fakat insanların bu markayla ilgili kurduğu cümlelerde öyle bir "kesinlik" var ki insan tırsıyor ister istemez. bu arada o casper şu an hala kullanılıyor sorunsuz.

@cro magnon, ilgine teşekkürler ama verdiğin tüm linkler içinde performansı fiyatına göre hala taş gibi olan ilk mesajımdaki bilgisayar:) şu i5 işlemcili olanın fiyatı baya iyi düşmüş ama. ben teklif ederim, artık seçimini yapsın ona göre.

öte yandan bluray okuyucuya fazladan para veriyorsunuz dediniz ama daha düşük özellikli olmasına rağmen diğer bilgisayarlar çok çok daha fazla pahalı.

şimdi tam da burda yardım lazım aslında: bu casper neden bu kadar ucuz?

dolar kurunu sabitledik diyor, tek sebep bu mu? mesela adı sanı duyulmamış bir işlemci takıp da intel koyduk biz deme gibi bir şansları var mıdır? yani böyle bir ibnelik yapmıyolarsa casper almamak için bir neden göremiyorum ben.

montajını türkiye'de yapıyorlar, servis masrafları daha düşük ve kasa kalitesi düşük de ondan. örneğin hoparlör kalitesi, fan kalitesi, touchpad kalitesi, klavye kalitesi düşük olacaktır. laptopa 2 milyar verip de çiklet olmayan klavye kullanmak bence ameleliktir.

pil kalitesi düşük olabilir, performansı çabuk düşer ve bir senede ölür. i7 koyduk 1 tb hard disk koydukla bitmiyor iş. kalitesiz işlemci koyamazlar ama kalitesiz hard disk ve ram koyabilirler. ayrıca full-hd ekranda oyun ve film deneyimini yaşadıktan sonra iyi ki o parayı vermişim diyeceğini tahmin ediyorum.

usb 3.0a hiç değinmedim bile. son verdiğim linkteki laptopun hard diski de 7200 rpm.

saolun efenim,buda bizden olsun www.youtube.com

bu da benden olsun.

www.youtube.com

www.youtube.com

buda bnden :)

her yerde var yahu cardinal melon.

şişe mi istiyorsunuz mekanda içmek mi? gerçi ikisi de bol. ben uçan ev'de içiyorum arada.

şişe :)) heryerin adresi nedir işte ben onu bilmiyorum, bilsem.. :)

şu an çalışmıyor. alınamıyor şu anda. ben de kapmak için uğraşıyorum ama hemen al'a tıklayınca aynı sayfaya geri yönlendiriyor, bi bokluk var.

alabilirsem bi tanesini sana veririm.

@cro magnon farklı browser denedin mi? gerçi akıl etmişsindir zaten. teşekkürler bi de şimdiden :)

mail adresini yaz kodu göndereyim.

denedim denedim. 7 saat içinde birkaç kez daha denerim. kişi başı 5 hakkımız varmış alabilirsem 5 tane birden alıcam zaten, birini sana mesaj atarım. hadi eyvallah.

@lehim ve havya ile mikrocip yapan adam: şimdi mi aldınız? hemel al'a tıklayınca sayfa geliyor mu? nasıl aldınız?

@lehim ve havya ile mikrocip yapan adam mesaj attım.

gençlik sevabına bi iki tane kod da bize yollasanız ya:(

sanırım fırsat btti ama hemen al butonunu kaldırmayı unuttular.

duyuruyu açan olarak, yüzsüzlüğü dizboyuna çekip bir tane de ben rica etsem. türkselliyim :(

fırsat çalışmıyor bende. kullanan var mı? Bu arada sağ ol karmarulez :)

of yazmayı unuttum @lehim ve havya ile mikrocip yapan adam alamamış kodu. ben de diyorum niye kimse mesaj atmadı. elimde kod yok yani şu anda teklifleri geri çevirmem :)

@borçlar kanunu 6 şubat.
@karlmarx ne demek her zaman :)

Bana da, bana da!

anlamadaığım, hesabım menüsünden kullan butonuna basmalımıyız.

kampanyanın süresi bir gün uzatıldı bu arada.

@sabac yok be ben de bir ümitle girdim ama uzatılmamış herhalde.

onu yazdığımda 18 saat falan diyordu, site bug'a girdi herhalde.

freezone'lu olmak gerekiyor. sağol bu arada benim de haberim olmuş oldu iyi oldu.

adamlar çok sağlam kampanya yapmışlar, ağızım açık kaldı.
afiyet olsun.
söylemeden edemeyeceğim; =D
(bkz: sağ ol)

çocuk saflığında olmalıdır bu tarife göre.

Nasıl yaşıyorsa öyle olmalıdır. Aşkı da kalıplara sığdırmayalım.

ciftelrin birbirleriyle gün boyu mesajlasmayip, saatlerce telefonda konusmayip, facede birbirlerinin hareketlerini takip etmedikleri,kisacasi birbirleri sikip bunaltmadiklari asktir.

Hayır hayır, istediğim bu değil. 'Erkek olmak'tan bahsetse miydim?

Erkek doğmak ve sonrasında 'adam olmak'. Erkek olmak benim için bu. Şimdi tekrar söyler misiniz nasıl olmalıdır erkeğin aşkı? Tanımlayamaz mısınız?

saçma nazlara,klişelere bogulmadan dediğin gibi vahşi olmaktır bence.

çocuk naifliğinde, yıkılma korkusu olmadan ama yıkılmaya hazır olmalıdır. yıkılmaya hazır olmaktan kastım yıkılması gereken durumlarda yıkılmamak.

Genel olarak
Bunun bir kalibi olamaz.Herkesin karekteri farkli...Herkes aski farkli yasar.

Bence:
Sevdigini göstermeyerek ama hissettirerek yasamali,kendini kaptirmamali.Olurda ask biterse bunalima girmeyecek sekilde.

niye erkek adam belli etmiyormus? adam sahipleir, sevdgi kadini mutlu etmek icin dusunur. kadin aski? o da aynisi. erkegimi nasl daha cok mutluederim diye dusunur. gerisi gelir zaten...

erkek adam böyle aşık olur! diye bir tanım olabilir mi yahu? olmaz olsun yani, kim karar veriyor ki bu tanıma? çoğunluğun olduğu gibi olmak zorunda değiliz hiçbirimiz. bizi var eden kendi özelliklerimiz zaten.
birçok adamla ilişkim oldu ve hepsi aynı değildi elbette, hepsi aynı olsa zaten herkes herkesle olabilir ve herkes aynı ilişkileri yaşar, seçmek diye bir şey de olmaz: (9gag.com)
toplumsal cinsiyeti de sikeyim hani. erkek olmak ya da kadın olmak sadece insan olmaktır.
hadi tüm bunları geçtim, aşkın net bir tanımı bile yok ki! sözlüğe bakın altında yüzlerce farklı tanım var.

OSHO - ERKEK

kitabini öneririm umdugunuzdan daha güzel bir kitapla karsilasacaksiniz.. ve tüm cevaplar orada..

ben en mıc mıc askı da suan da oldugu gıbıı cooook cool askı da yasıyorum wlla. guven varsa hıc bısey sorun olmamalı . sureklı msjlasmak , aramak , herseyı sorun yapmak cocukluktan baska bırsey degıl. bence ask olgunluktur. buyudugunun bılıncınde olup onun da kendının de hayatına saygı duymaktır . ne cok sıkmaktır karsındakını ne de cokk bası bos bırakmak.

ilişkilerin binbir türlüsünü yaşamış birisi olarak şunu söyleyebilirim.
baştan niyetini belli etmessen kaçırıyorsun, baştan niyetini belli etmek de o kadar korkunç birşey degil.

Sen kızla ilgilenirken, alaka gösterirken, kızın bir isim koyma çabası yaptıgı dönem vardır, senin güzel mesajlarına karşılık "sen benim için çok iyi bir arkadaşsın" falan gibi birşeyler yazmaya başlar.
Orada arkadaşın olmak gibi bir niyetim yok dersen AÇIK VE NET ya o zaman kusura bakma ben yanlış anladım diyip senden uzaklaşır, ya da tmm diyip devam eder. İki durum da arkadaş gibi gözüküp, aşık olmaktan daha iyidir.

Bir de ilişki sırasında dominant olman lazım.

Kız gibi erkek olma, ne kadar şu çok öküz, bu çok hayvan da deseler, sonra o hayvan ve öküz adamlara gidiyorlar, erkek erkek gibi, kız kız gibi olmalı, bu işin dogası böyle.

karşı taraf da benzer hislerde olabilir, hiç belli olmaz yeniden başlayıp pek mutlu olabilirisiniz.

yüksek olasılıkla zararlı çıkarsınız ama :/

@dasher
onun benzer hisleri olmadığına eminim. arkadaş takıldığımız zamandaki gibi çünkü aynen şuan. ayrıca uzun süredir hiç siklemediğim şeylere sinir olmaya başladım. kıskançlık tutuyor arada. sinir ediyor tabi bu durum. her bi bok bitmiş bi sene geçmiş zar zor unuttum derken nerden çıktı bu kıskançlık anlamadım.
hayır konuşmayı bitireyim desem olmayacak.. iki tarafı boklu değnek.

@allineed
o tip bi kız değil, ilk çıktığı(nefretlik tabir) kişi benim zaten.
oynamak isteyecek de bi durum yok, arkadaş gibiyiz. arada yaşanmışlıklar geliyor gülüyoruz falan.
hayır bu böyle mesajlaşarak nereye kadar gidecek onu merak ediyorum. bi sinema yemekle başlıycak gene boka sarcak.
en iyisi yavaştan mesajlaşmayı azaltmak sanırım.

sana zarar verip vermemesi tamamen senin elinde klişesini atıp kaçıyorum.

senle hayatin tadini cikariyo,yaa dostum insan mi kalmadi dünyada eski kizarkadaslariyla arkadaslik yapilmaya ugrasiliyor?

onun cani ceker arar seni,yeni sewgilisine kizmistir,kendini hala seven seni arar.egolarini tatmin ediyo iste.

cacik olmaz o iliskilerden.

Dün terk ettim hatunu eski sevgilisi yüzünden. Eski sevgililerin götüne koyayım afedersin.

Daha önce mallık edip eski sevgililerimle tekrar başladığım oldu ama her seferinde daha da kötü bitti. Bittiyse bir sebebi oluyor tekrar denemenin manası yok.

Eski sevgilinin doğum günün kutlamak nedir yahu, hadi yeni ayrılmış olursunuz bir boşluğunuza denk gelmiş olur.

Bana ayrıldıktan bir sene sonra böyle bir şey yapsalar tits or gtfo derim muhtemelen.

Zarar vermez mi sana bu durum, terk edilen tarafın içinde kalan o kin, nefret asır geçse de tükenmez sadece bu bile yeterli. Karşı tarafın sana tekmeyi koyup egosunu tatmin etmesine izin verme, uzatma der kaçarım.

Sevişesin varsa açıkça söyle kaybedecek bir şeyin yok nasıl olsa.

bi önerim yok. 1 yıl arkadaşlığın ardından 2,5 ay ilişki, daha fazla bağlanan taraf olmanız ve ve bu yüzden bitiren taraf olmanız aynen benim 3 ay önce biten ilişkim. birebir aynı neredeyse. takibe aldım bu duyuruyu

anlamadığım nokta bağlansan nolur? ötesi olmayacak bir ilişki mi bu? eğer öyleyse neden başlamıştın ve dolayısıyla tekrardan başlama. ha değilse de kaptır.

@girl in coma
neden başlamıştım, tahmin edememiştim o şekilde sonuçlanacağını. nerden bilebilirim.
bu saatten sonra kesinlikle oluru olmayan bi yol. saçma işte. bazen konuşurken diyorum napıyorum diye, cevap da veremiyorum tabi. garip durum.

guruya gerek yok iletişim kısmından facebook çalışanlarıyla iletişime geçebilirsin. hacklendi deme ama şifremi ele geçirip reklam hesabı yapmışlar de.

İletişim kısmı demişsiniz.İletişim kısmına şuanda erişemiyorum.bana facebook durumumu yazabileceğim bir adres söyleyebilirmisiniz

www.facebook.com

açılmazsa http ile dene,

www.facebook.com

gönderdiğiniz linkler hesabı geri almamla ilgili fakat ben hesabımı geri aldım . hesabım şuanda "facebook reklamları hesabı" şekline çevilirmiş durumda , ayarlar ve çıkış bölümlerinden başka hiç bir kişisel ayarıma ulaşamıyorum. eski kişisel hesabıma döndürebilir miyim ben bu hesabı ,, arkadaşlarım fotoğraflarım bilgilerim vs. bunları nasıl geri alabilirim .

hesabımı actığımda direk olarak gittiği link şudur yani: www.facebook.com .

www.bilgimanya.com tam da bu adreste anlatıldığı gibi aslında , girdiğimde de bu sayfada gösterildiği gibi bir ekran çıkıyor karşıma .belli ki hesabıma ceza verilmesini sağlamış şifremi ele geçiren kişi. bir geri dönüşü olmalı diye umuyorum . sonuçta başkası tarafından ele geçirildi ve böyle bişey başıma geldi. düşman başına ya.. !

balkon varsa yazlık yerdeysen al.
yoksa en fazla 2 kez kullanırsın,üşenirsin bir daha yapmazsın

nargile lüks keyiftir.
tabi eve taşımak ta lüks keyfi, ekonomik eğlenceye çevirmek gereksiz..
yani nargilenin keyfi; biri közü hazırlamaz, pis dumanı içine çekmezse olmaz.

yine alacaksan al. misafir gelir, hazırlarsın.

birde var bazı tipler "ooff ne keyif yapıyorum" diye haz alanlar. onlar sadece özenme ve taklidin ürünleri..

perdelerin gider eve koku siner oda dumanaltı olur bunları hesaba kattıysan al. küçük boyları süs eşyası olarak kullanılıyor, ot içmek için kullanan var mıdır bilmem.

evde nargile içmeyi önermem. zaten bir süreden sonra yatıyor öyle.

evde bol bol nargile içmiş biri olarak
- nargileyi asla ufak alma, paraya kıy büyük al, arada 10 - 20 lira fark eder, buralarda en büyükleri 35 tl'ye falan ama istanbul'daysan 50 tl'yi gözden çıkar.
- nargile asla tek başına nargile değildir :) yanında onun közünü hazırlamak falan zahmetlidir, biz sıklıkla piknik tüpü kullanıyorduk. ocakta yaparsan ocak kirleniyor falan...
- nargile yakacağın mekana yere açılabilecek kolay alev almayan kalın plastik muşambalar kullanabilirsin, gazete kağıdı yanabileceğinden riskli.
- bir paket de nargilelik kömür alacağını ve bunun ortalığı kirletebileceğini unutma
- birkaç çeşit tütün alacağını ve tütünün çok uzun ömürlü olmayacağını unutma, çabuk bitebiliyor meret.
- ev çok kokmuyor açıkçası.

sözün özü, toplamda 100 tl'ye falan mal olur sanırım. tüp falan da gidiyor epey yani. ama bence paran varsa değer. güzel bir eğlence.

kişisel not: sigara ve nargile sağlığa zararlıdır ve önerilmez. nikotin kullanımı uyuşturucu kullanımından farksızdır ve sinir sistemine geri dönüşümsüz zararlar verir. bağımlılığından kurtulmak gayet zordur. 18 yaşınızın altındaysanız nargile ve benzerlerini edinmeyiniz.

basıyor ama cache'den açtığı için eski haliyle görüntüleniyor, dolayısıyla silinmemiş gibi görünüyor olabilir mi?

@cro magnon ona da baktım ama, silinmemiş oluyor çıkıp yeniden girdiğimde. @wide teşekkürler şmdi şu javayı bi update yapıyorum bakalm. @kurcalamabozarsin sen kurcalama.

bazı durumlarda, "afiyet olsun".

gözümsün.

benim için bir zevkti.

aman efendim, ne demek?

"ne demek" de olabilir, "benim için zevkti" de

ben hiç rica ederim diyemem mesela. he hö, kem küm.? "önemli değil" deyip sora bu dediğimden kendi kendime utandığım bile olur..

@klark, beni anlattın. bu arada hala tam olarak kafama yatan bi cevap alamadım hacılar.

eyvallah diyorum ben.

"ne demek" severim ben de.

bir de golfettin misali "teşekkür ederim" diyene "ayıbedersin", "teşekkür ettim" diyene de "ayıbettin" diyebilirsin. ben demem ama diyene de karışmam.

eyvallah derim.

mükemmelim biliyorum :D
( şu an yumurtladım ilk fırsatta bende deniycem )

eyvolle.

gülümserim.

"ne demek" için +1 hep bunu kullanırım eğer çok resmi bir durumsa "önemli değil ne demek" olarak süslerim, budur.

cenk durmazelden "eyvolle" bulaştı bana da.

estağfurullah.

önemsiz diyebilirsin.

bende rica edemeyenlerdenim de eğer karşımdaki erkek yaş ve konum olarak yakın veya altımdaysa "ayıpsın , ayıp ettin. vb." üstümdeyse "estağfurullah ben teşekkür ederim" mi kullanıyorum. Kadınsa da ikincisi olur genelde.

*estağfurullah ı yanlış yazmış olma olasılığım çok büyük.

önemli değil'den çok farklı değil ama teknik olarak uygun bi cevap sanırım soruya:
mühim değil.

ayrıca benim favorilerim:
ne demek.
tabii ki.
elbette.

yalnız "ne demek" dyince karşıdaki dediği şeyi tekrar söyleyebilir. bana oldu çünkü.

Bir ihtimal işlemciye temas eden macun kurumuş olabilir diyeceğim ama Hp Pavilion'ların klasik sorunu ısınma maalesef hocam. Ve bu bir süre sonra bataryayı da bitiriyor dikkat edin.

laptoplara uygun fan bulmak zor oluyor. hepsinin şekli şemali değişik değişik. bence teknik servise gidip bi sorun daha güçlü bi fan var mı buna uygun diye.

ben yeni fan taktırdım pavilion dv6000'e. kendim alıp takacaktım ama teknik servisin işçiliği çok ciddi bir fark yaratmıyordu. direkt modeline uygun (öyle satılıyor zaten) bir fan alıp yenileyince otomatik olarak çözüldü ısınma ve fanın aşınmasına bağlı olan ses çıkarma sorunu.

hp g62 kullanıyorum herhangi bir ısınma problemi olmadı bugüne kadar

casper nirvana

packard bell, 6 yıllık aletim, 60 dereceyi bulmuyor

hp alma. ısınma yönünden en sorunlu markalardan.

öncelik sırasına göre dell> asus> lenovo diyorum.

samsung da sorunsuz genel olarak. şikayetçi olana pek denk gelmedim.

hp alma da ne alırsan al. samsung kullanıyorum memnunum ben.

hp ısınma sorunu konusunda beterdir. asus ya da belki dell öneririm.

yav sen zaten işlemciyi zorlamayacakmışsın ki? durduk yere niye ısınsın laptop? oyun manyağı olsan anlarım da sims 3le, autocad'le ısınma sorunu yaşanmaz.

hp alma gene de. 7200 rpm hard disk kullanıyorlar bir miktar ısınma sorunu yaratıyor.

Asus ve packard bell candir. O markalar uzerinde dur bikac tane sec donankm forumdan incelemelerine yorumlari oku al. Fazla dusunme dusundukce haftalarini alir alman..

monster notebook lara bakın derim. vakti zamanında uygun fiyatlara canavar gibi notebooklar satıyorlardı. Şimdide büyük ihtimal öyledir. monsternotebook.com.tr ye bi bakın . sağlamlığı sorarsanız tam bir bilgim yok. arkadaşım 4-5 sene önce kadar almıştı bu notebooklardan, hala kullanıyor.

marka değil model model bak her markanın çürük modelleri var

Aha aynı benim lan bu :)

öncelikle askere gitmeme olayında mantıklı düşünmüşün.
diğer davranışların normal birey davranışı.
yani +1 ile devam ediyosun bi sorun yok.

okumadım soruyu. baslık yetti. cevap evet.

acaba diyorum twitter sözlük hesabımı kapatsam dondursam sildirsem yapcak bişeyler bulur muyum?

Böyle giderse dünyayı değiştiremeyeceksin. Net olarak sadece bunu söyleyebilirim. Sonrasını tahmin edemem.


Ek- tivitır faysbuk gibi yerleri, sosyal hayatını paylaşmak için kullanmalısın. Bunlarda ne paylaşıyorsun, nasıl içerikler oluşturuyorsun hiç sosyal değilsen. Bütün gün evde oturarak facebookta ne paylaşılır ki? yada nasıl tivit atılı?

demeyi unuttum bakın. hep berber olmak istemişimdir.

Bak bir de aşağıda bir soruya cevap vermişsin iş kurmakla ilgili. O kadar da boş bir insan değilmişsin. Ben daha buradan değerli bir insan olduğunu çıkartabiliyorum ki sen kendine benden daha yakınsın. Kendini bulacaksın, tanıyacaksın.

ya bi asosyallik yok aslında bende. hergünüm böyle geçmiyor benim. hatta böle pc başında malaklandığım gün sayısı haftada 1 yada 2 gün. fakat sorun şu ki o hafta içerisinde en çok zevk aldığım anlar da o günler.

üni yi bitirmeme 2 yıl kaldı. hep derler ya böyle zamanı çok arıcaksın iyi değerlendir kendini geliştir falan filan. herkes ağız birliği yamış aynı şeyi söyleyince ben de panik yapıyorum güzel zamanlar geçiyor fakat ben dha bir şey yapamadım diye.

aynı yaşlardayız, aşağı yukarı aynıyım ben de senle.

olum oturup fransızca almanca öğrensek fena mı olur lan. ilerde hiç yoktan çeviri yaparız. bilgisayar başında boş boş oturduğum saatlerin tamamını değerlendirsem şimdi bi enstrumanı yarı-profesyonel olarak çalabilir, bunun üzerinden para kazanabilir hale gelirdim.

çok sakat var çok.

zeki ama çalışmıyor durumu.

tek diyeceğim şudur ki kalbur üstü üniversite bölüme güvenme.
ekmek bulman zor olabilir ileride.

bi dakka.

şiirin adı "Anayurt", şair Mihail Yuryeviç Lermontov. sevgiler.

@cro; panpa öncelikle çok teşekkür ederim. panpa bu şiir olduğundan emin misin? şiiri google dan buldum, yalnız çok yabancı geldi şiir, doktor bu şiirin hangi kısmını okumuştu filmde?

doktor bir iki dizesini söyledi sadece, onlar da şunlar, filmden açıp dinleyerek yazıyorum:

"(...)yani şairin dediği gibi,
gene yıllar geçecek, ve geride benden bir iz kalmayacak.
yorgun ruhumu, karanlık ve soğuk kuşatacak.(...)"

yani aslen şiire bir gönderme yapmış sadece. birebir almamış, zaten çevirisi de birebir değildir ama.

webmail den dene benim bildiğim horde da yok.

üstteki hepsini tikleyen bi tik var sayfayı komple silersin onla. zaten maksimum dolu olsa da 10 sayfayı geçmez daha yeni sildim. çok uğraştırmıyor.

1. kişisel tatmin. ürünün kaç para ettiğini öğreniyorlar.
2. aranmak, mesajlaşmak hoşlarına gidiyor. ilgiye aç olmak.

sen kaç para verirsin diyenlere 1tl diyorum.

katılıyorum kesinlikle bir de fiyatı konuşuruz yazıyorlar bana uymayacaksa neden konuşayım ki yaz direk göreyim işte çok anlamsız gerçekten. zaman israfı sonuçta.

bir de şu açıdan bak, çünkü ben de yapıyorum bunu bazen,

kaça gider bilmiyorum. atıyorum 50 desem alan çıkmasa benim için iyi olmayacak. 40 desem belki ederinin altına veriyorum. dolayısıyla teklifi siz verin diyorum. teklifin ederinin altında olduğuna emin olduğum için biraz yukarısına çıkmasını talep ediyorum.

bence bu gayet makul bir mantık.

arada iyi niyetli durumlar olsa da geneli satabilidiğim kadar paraya satayım mantığı olsa gerek.

yani kaça gider bence değil ya bence şimdi hele, aç gittigidiyor'u sahibinden'i ne kadar istiyorlar bak yenisi ne kadar bak ne bileyim şimdi iphone 4s'in ne kadar ettiği ortada yani ama adam yazıyor fiyatı konuşuruz amerikadan yeni geldi, "yeni düştü bu deyin bakalım gençler gaç para verionuz bu güzele" falan desinler olmadı.

aynen katılıyorum. bazılar tam da sizin dediğiniz tipte. bi de adres sorup nereden gideceğini yazmayanlar var.

zaten bu tarz suistimallerin önüne geçmek için çoğu forumda fiyat belirtmeden ilan vermek yasaktır hatta bazılarında ürünün kendi resmini koymak da zorunludur.
ne kadar ettiğini gerçekten bilmiyorsa bunu belirterek ilan verilmesini ben yanlış görmüyorum. ya da en kötü ihtimalle piyasada fiyatı bilinen bir ürün bile olsa "en fazla verene satıcam" gibisinden bir not yazılsa etik olarak daha uygun olabilir.
ama şu anda burada satılık ilanlarında böyle bir kural yok ve bence de olmasın zira çok kural/yasak konulmaya başlandı mı sonu gelmez..

seri numarasıyla bakın apple'ın sitesinden. şuradan bakınca yazar diye tahmin ediyorum: selfsolve.apple.com

göstermiyor. her şeyi denedim bu da dahil. her yerde "iphone 4s" diyor sadece. imeinin ilk 8 hanesiyle de sorguladım, o da sonuç vermedi, ayırmıyor. sanırım güvenlik önlemi gibi bir şey, aktifleştirmeden kapasiteyi öğrenemiyorsun. (fdisk falan da denedim)

model numarasını şuradan bir bakın bakalım.

leimobile.com

malesef, elimde model numarası da yok şu anda. seri numarası ve imei var. onlar da buradaki numaralarla alakasız.

iç parazit ilacını ağızdan hap olarak mı aldı? hapı ağızdan yutturunca öyle şeyler olabiliyor.

edit: şu an için o seçenek mümkün olmasa da bir dahaki sefere veterinerin telefon numarasını alıp acil bir durumda aramanızı öneririm. şu an için öyle bir seçenek varsa yapın.

asi olarak.

kedinin kustuğunu düşünüyorum. benimki de aşı olduktan sonra aynı şekilde kusmuştu çünkü.

kustu gibi evet, iste bu gibi durumlarda ne yapmam gerekiyor elimin ayagimin birbirine dolasmasi disinda onu soruyordum aslinda evergreen :)

simdi cok daha sakin, oturdu bakiniyor, sag gozunu surekli halde kirpistiriyor ara ara, (hic yapmadigi bisidi ondan soyluyorum)

sanırım kuduz aşısından sonra kusma görülebiliyor. ama yine de bir veterineri arayıp sorsanız iyi olur. geçmiş olsun.

benim kedim de kusmadan önce sağda solda miyavlıyor. öyle beyaz gibi su gibi kustuğu da oluyor. aşılar biraz sarsmıştır yavruyu.

itunes o işi yapabiliyor, ama pek başarılı olduğunu söyleyemem. yine de bir kısmını bulup koyacaktır. yukarıdaki sekmelerde get album artwork gibi birşey var.

başka programlar da var daha başarılı olan. adını şu an hatırlayamadım.

edit: yukarıda advanced'de var bak, get album artwork deyince alayına bakıyor.

Tabii olmalı.

doğal olarak anlamındaki çift i'li. hatta diğer anlamda kullanılan da çift i'li imiş tdk'ya göre.

"tabii kardeş... dedim ya." kullanımından da anlayabileceğimiz üzere --> "tabii"

doğal anlamındaki çift i, tek i ile kullanılanın anlamı çok farklı. bağlı, ilişkili demek. cümle içinde kullanımına örnek :))) "türk vatandaşlığına tabi olmak" "tüzüğün bilmem kaçıncı maddesini ihlal edenler yaptırıma tabi tutulur." gibi.

kadınlar ezilmek değil, hayran olmak istiyor. kendinden daha aşağıda olan birine hayran olamazsın, o yüzden daha yukarıya bakıyoruz.

maddi açıdan rahatlık belli olmaz da;
yaşla, olgunlukla ilgili : gençlikte çömezliklerini yaşanacak dertleri yaşamış bitirmiş, öyle gelmiş olması tercihimdir. Bu yüzden olgun biriyle yaşamak güzel, kendiyle ilgili derdini yaşamaktan çok, hayattan keyif almaya, yaşamaya bakan adam..

iktidar olma, yahut tırnak içerisinde 'güç' aşkını mantıklı ve herkes için geçerli olması gereken birşey olarak kabul edersen ortada sıkıntı vardır. güç sahibi erkek kadını niye ezsin? diğer erkekleri ezer, kadının arkasında kuyruk bile olur.

ayrıca ben de zihnen olgun bir kadın tercih ederim. sanıyorum ki bana katılmayacak erkek azdır.

cevap fazlasıyla basit.
'erkekler kendinden güçlü bir kadın istemediği' için mecbur kalırlar bir yerde.

erkekten fazla maaş alırsın erkek ağlar
erkekten daha iyi bir pozisyonda çalışırsın erkek ağlar
sen üniversiteyi kazanırsın erkek kazanamaz erkek terkeder... uzar gider.

erkekler kendinden güçlü kadına tahammul ettiğinde kadınlar da ezilme korkusu yaşamayacak erkeklerle olur.

ezilmeyi nasıl tanımlıyorsunuz? yani hayat arkadaşının daha fazla kazanması, daha olgun olması kadının ezileceği anlamına gelmez. şu anki toplum düzeninde kadının bunu istemesi kendisini ezik görmesi anlamına gelmez. kadınların ve erkeklerin tamamen eşit bir dünya düzeninde yaşadığı bir dünyada yaşasaydık dediğin şey doğruyu.
düşünsenize hem erkek ve kadının eşit olmadığı bir dünya düzenindeyiz. erkekler daha fazla olanağa sahip hem de bu olanaklara sahip oldukları halde bir kadından her anlamda daha düşük seviyede. bu konu hakkında söylenecek çok şey var ama kadınlar buna katlanamaz çoğu zaman.

(bkz: kadınlarda güce tapma)

tamamen bencil bir istektir bu. kısaca verdiğinden daha fazlasını istemektir, ama sorsan onlara "çok masum bir istek" derler. kadınların istediği "güçlü erkek" tipindeki "güç" diye tanımlanan şey, kas gücünden, maddi güce kadar uzar gider. sosyal alanda kendisinden daha iyi ve güçlü erkek ister. bu da hiçbir açıklaması olmayan mantıksız bir bencilliktir. kimse burada "kendimden daha iyi birini istiyorum ne var bunda" diye boşuna savunma yapmasın. erkek ise kendinden daha güçlü bir kadın istemez, hatta çoğu zaman böyle durumlarda gururuna yediremez erkek kişisi kendinden daha güçlü bir kadını. durumu şöyle özetleyelim, erkekler adrina lima gibi sevgilileri olsun isterler ama olan sevgililerini adriana lima'ya benzetmeye çalışmaz, lima'ya benzemiyor diye onlardan ayrılmaz. kadınlar da ise durum tam tersidir.

Sen güçlü bir baban olmasından hoşlanmaz mıydın? Ezilmek mi istiyorsun? Bunu cevapla kendi kendine sorun kalmaz.

bir insanın karşısındakinin "olgun ve güçlü" olmasını istemesini ezilmek istemeyle bağlayabilen bir insanla hiçbir noktada anlaşamam,diye düşünüyorum. tamamen farklı bir mantalite.
sen ezileceksen,her şartta ezilirsin. Karşısında sağlam bir erkek istemesi kadının, ona karşı güç gösterisi yapması için değil, ayrıca gerçekten güçlü olan bunu karşısındakinin gözüne sokmaz. Yani kadının aradığı şey de bulunması zor gerçekten. (Tabii, kadın derken, yazar burada empati kapsamında kendinden bahsediyor)
ayrıca, normaldir istemek, herkes herşeyi istiyor. insan ister. buna bencil diyenler, victoria's secret mankenlerini bir tek ideal manken ölçülerinde adamlar mı istiyor? ben yeterince fit değilim diye bi kadını istemekten geri duranlar mı var? isteyen ister.
Aynı şekilde, kadın da kendisini mutlu edeceğini düşündüğü şartları ister. Heee, var mıdır, gerçek midir, aranır mı bunlar, o başka.

bi olayı yok. çıkıntılık yapıp bunu sürdürmekte olan insanların adını duyurması gayet doğal. en azından benden çok daha az üşengeç bu bile bişeydir.

Özellikle takip etmiyorum, arada arkadaş tavsiyesi üzerine bir kaç yazısını okudum, adam gerçekten başarılı yazıyor. Dandik yazıları da yok değil ama genel olarak başarılı, küfür işini de bence kararında kullanıyor, samimi bir arkadaşına anlatır havasında.

cro magnonun dediği gibi - dedikleri saçma ya da çok doğru demiyorum - çıkıntılık yapıyor. Sonra illuminatici feysbuk gençliği bunu keşfediyor. Sonra olanlar oluyor.

iddialarını gerçek kanıtlarla ortaya koyuyor. bnce başarılı.

kanit manit yok,komplo teorilerini internetten derliyor.yazim sekli farkli biraz,ama ben zerre deger vermiyorum.

genelde bos konusan ortamda kendini bellı etmek ısteyen acız ınsan
bu ınsan gevezedirde

sen rasim ozan kütahyalı'dan bahsediyorsun.

jack of all trades and master of none

mesela buna?

çok şey hakkında az şey bilen insandır. yazar olan değil tabi.

benim gibi bi adamdır, tam yanıtını bilmediğim ekşiduyurulara bile atlıyom dikkat ettiysen.

Bilmediğini bilen soru sorar. bilmediğini bilmeyen hazır cevaptir.
Yılmaz Erdoğan

çok konuşmayı bi pok sanan kişidir.

doğru bilgi vermeye dikakt edip bende her duyuruya cevap vermeye çalışırım hatta google'dan araştırıp bilgi veririm.ulan niye duyuru açan google'a bakmıyo diye düşündüğümde bende bazen google'a bakmayı düşünmeyim direkt burda açıyorum reflex oldu artık.

ekşiduyuru'da duyuru açıp 2000 tl'si olsalardı ne yaparlardı diye sorardım.

edit: 250 tl'sini yanıma alır, kalanını köşeye koyardım. o 250 tl ile arada sırada bara giderdim. 150-300 tl arasında bir tutara ise çadır, uyku tulumu vb kamp malzemeleri alırdım. köşeye koyduğum para ile yazın kuzey avrupa'ya gezmeye giderdim. kopenhag, oslo, stockholm vesaire.

borçlarımı öderdim. borcum olmasaydı da çatır çatır yerdim.

kiramı faturalarımı kart borcumu falan yatırırım.

hadi gerçek bi cevap vereyim gene de: bankaya atarım dursun. üzerine biraz daha biriktirip yazın güzel bi tatil çekerim. çekmezsem daha da biriktiririm.

çok istediğim ama bi türlü alamadığım bateriyi alırdım. geri kalan 500 lira civarı parayı da yerdim heralde.

tüm sevdiğim arkadaşlarımı yemeğe götürürdüm. kalanı da saklardım.

çok güzel bi bisiklet alırım öncelikle. geriye kalan parayı da mac'de harcarım. bu kadar lan. hayallerim bu kadar.

hemen harcamak ıcın harekete gecmezdım yaza kadar bankaya da atardım faız falan ne geldıyse artık ustune ben de ekler yurtdısı na cıkardım. ispanya basta olmak uzere dolanırdım oraları.

bekletmeden alabileceğim en pahalı şeyi alırdım (misal laptop, foto mak., vs. ) çünkü ne zaman elime böyle paralar geçse 5-10 bu bişey değil o ucuz derken hepsini bitiriyorum

200 lirasıyla okumak isteğim kitapları alırdım.

film çekerdim.

o paraya çok ihtiyacım yoksa 500 lirasını ruslarla yer kalanıyla kıyafet alır, gezerdim

yarısıyla katkı kredimi kapatır, diğer yarısıyla da öğrenim kredimin bi buçuk taksidini öderdim.

yıllardır gitmeyi istediğim Sauti Za Busara müzik festivaline giderdim.. Gidiş dönüş bilet 1.200 lira.. Gerisi de pasporttu vs.di gider zaten.. ^_^

boşver ne yapıcan 2000tl ile gezip. altın al altın

interrail ya da interfly yapardım.

bahis oynardım parayı katlardım. sonra gidip hepsini pokerde kaybederdim.

Teşekkür ederim tavsiyeleriniz için, macbook air alıp steve reyizin mirasyedilerini zengin ettim.

sanmıyorum. çok nadir(özel durumlarda) erken yatıyor.

her ayın 6 sında 22:00 itibariyle yatar. ama kart olmadan bankamatikten çekemessin. bankadan alıcan ilk iki ay. sonra kartı vericekler.

oha. bana da burs çıktı. ben de yarın yani bugün gidip bankadan paramı alıcaktım. kartım yok çünkü, daha vermediler. yani benim şimdi cumartesi mi gidip parayı çekmem gerekiyor. bir de ben önümüzdeki ayda da mı tee gidip çağlayandan çekicem paramı? ben ilk aldığım bursla beraber verilicek kartım diye biliyordum. oha amma düşük cümle kullandım, neyse.

ilk bursunuzu bankadan nakit olarak alıyorsunuz. o anda kartınızı da veriyorlar. şubattan itibaren de hesabınıza yatırılıyor artık.

dun buca subesine sormustuk, yarin buradan ya da herhangi bir ziraatten (on lira kesinti ile) alabilirsiniz demisti, ilk kez alacagiz bu arada.

zihinsel yetiler paslanır. bundan 7-8 sene önce yapabildiklerimi artık yapamıyor, anlayabildiklerimi artık anlayamıyorum. beyni çalıştırmamaktan kaynaklanıyor hep bunlar. çalıştırdıkça açılacağını umuyorum, hala umutluyum yani.

yaş ilerledikçe sinaps sayın düşer, bunun kaçarı yok.

ne yapmak lazım? egzersiz tarzı vs.

kullanman lazım. çizim yapmak, matematiksel ve analitik işlemler yapmak, kitap okumak gibi şeyler mesela.

ben de eskiden hiçbir şeyi unutmazdım,ayrıca yazı yazma yeteneğim daha gelişikti. lisede kopyalar kopyalar kopyalar. hiçbir şey üretmek yok, doğru dürüst yazı yazmak yok. kısacası aklı çalıştırmak yok. üniversiteye gelince farkettim ne kadar dingilleştiğimi. her şeyi unutan, yazı yazmaya bile üşenen, yaratamayan, saçma sapan bir insan oldum. paslanıyor yani bence.

ya ama kapasite sabit gibi bişey değil mi. illa ki normal seyirde düşüşler olacaktır. ama insan bunu şöyle karşılaştıramaz mı, 7 yıl önce azcok aynı zekada oldugu insanlarla bugunku durumunu karşılaştırarak. benim kastettiğim normalin ötesinde bi geriye düşüş. cro magnon kitap okumanın analitik zekaya katkı sandıgını dusunmuyorum ya:/

tek önemli olan analitik zeka değildir kitap visional zekaya ve hafızaya faydalı olabilir ziyadesiyle.

eskiden de zehir gibi değildi farkı algılayamıyorum :S egzersizle belki eskisinden de iyi hale gelir :D

zeka paslanır, kullanılmayan organların körelmesi gibi tıpkı..
aynı şekilde bir kaç yıl sağ elini kullanma kaşık tutmayı falan unutabilirsin. veya klavye kullanmayı.

zihinsel güç bildiğim kadarıyla 2'ye ayrılıyor. birisi analitik, diğeriyse sözel ağırlıklı. hangisi işine yaraması gerekiyorsa onun üzerine yoğunlaşmalısın geliştirmek için. (re-development)

bundan 5 sene önce aynı zeka seviyesinde olduğunu düşündüğün kişilerle kendini şimdi kıyaslarsan kapasiteni görmüş olmazsın. kapasite diye bir şey yok ayrıca. ne mimar sinan mimar olarak doğdu, ne steve jobs steve olarak. gelişim bitmez, ölene kadar devam eder.

zihnin körelmesiyle ilgili olarak yaş geçtikçe bazı dokular tahrip oluyor bu kesinlikle doğru. yaşa bağlı pek çok hücrede lipofuksin pigmenti biriktiği söylenir. bu pigment hakkında pek fazla şey bilinmiyor sadece yaşla birlikte arttığı biliniyor.

kişisel düşüncem, yaşla geçtikçe öğrenmeye ayrılan zaman azalır, şartlar gereği insan makineleşir. zeka gerektiren bir iş yapmaz, düşünmeden yapar çoğu şeyi. bu yüzden beyin fonksiyonları zayıflar. mesela bugün pek çok hekimde emeklilikten sonra alzheimer görülmekte. bunun sebebi de tamamen aynıdır.

karşılaştıracağın insanlar zaman içinde senden daha doğru işlerle meşgul olmuş olabilirler. bu onların zeka seviyelerini arttırmış, senin ise gerilemiş olabilir. bunu hakaret olarak anlamazsın umarım.

açıkçası durum bu oturup kendini eğitmekten başka yapacak bir şey yok. (ayrıca sabır şart)

@istenmeyen_adam, tabi ki alınacak birşey yok. ben bunun tespitini yaptım zaten, dogru işler konusunda haklısın kesinlikle. benim sorum da işte bu işi geri döndurmenin bir yolu var mıdır? tespiti yaptım çare arama bölümündeyim yani.

yorumlara bakmadan ilk sorunun cevabini kendimce yanitliyorum : kesinlikle paslanir ama sonrasinda acilabilir.

balıkyağındahi epa-dha zekaya faydalıymış hacı. ondan da iç.

kullan açılır tabi.

fakat çok analitiğe abanma sonra bir anda mala bağlıyosun. azcık ağır kod yazdıktan sonra insan içine çıkınca mala bağlıyorum mesela ben.

şapkaların hangi renkten kaç tane olduğu biliniyor mu?

yani misalen 2 tanesi siyah 1 tanesi beyaz yahut tam tersi şeklinde bir bilgi mevcut mu?

sadece atıyorum:

tahminimce ortadaki biliyordur. çünkü en arkadaki olsa ve öndeki iki kişinin şapkası aynı renk olsa, kendininkini tahmin edebilir. öndekiler siyahsa kendininki için beyaz diyebilir rahatlıkla. ama eğer önünde iki adet renkten de varsa tahmin etmesi zor olur. bu durumda ortadaki önündekinin şapkasının rengine bakıp tam tersini söylerse doğru rengi bilir.

ek: düşündüm de gayet mantıklı bi şey demişim. çözüm yolu budur.

sanırım bulduk:

elimizde iki tip şapka var ve rastgele giydiriliyor. diyelim önceki 2 elemanın şapkası aynı renk, o zaman en arkadaki eleman kafasındaki şapkanın hangi renk olduğunu bilir ve cevap verir.

eğer en arkadaki eleman susarsa, ortadaki eleman anlar ki şapkasının rengi en öndekiyle aynı değil. en öndekinin şapkası siyahsa onunki beyazdır, beyazsa onunki siyahtır ve ortadaki eleman cevap verir.

fluorescein bildi.

burada iki tip dediğimizde iki tipin de(siyah ve beyaz) kullanıldığını kabul etmek zorundayız. başka türlü hilesiz veya tahminsiz mümkün değil. ki zaten soruda 2 tipin kulanıldığını söylemiş.

gominist redar: şapkaların kaç tanesi siyah kaç tanesi beyaz onları bilmiyoruz. sadece üç şapka var içlerinde siyah da var beyaz da.

devilred: bence sen doğru bildin. bir de zaten şöyle de bir bilgi var: bunlar baya sıkı dost. birbirlerini iyi tanıyorlar filan. en arkadaki baktı ki önündeki iki arkadaşının şapkaları farklı renkte, o sustu. öndeki safımın zaten hiçbir şeyden haberi yok. ortadaki ise en arkadaki arkadaşının susmasından kendisinin ve en öndeki arkadaşının şapkalarının renklerinin farklı olduğunu anlar ve böylece en öndekininkinin tam tersini söyler. oha tamam, süper. çok teşekkür ederim zeki insan. gominist bunu okuyasan senin de artık yapman gereken bir şey kalmadı, sana da çok teşekkür ederim. iyi geceler.

eveeet bu benim babamın meşhur kavuk sorusuna benziyor. daha iki gün önce tartıştık.

öncelikle soru farklı ama mantık aynı. devilred'in ve cro magnon'un cevapları da en yaklaşanı. bilen kişi en öndeki, yani sadece duvara bakan. bilme sebebi ise diğer ikisinin bilemiyor olması. lakin bir eksiklik var, hangi şapkadan kaç tane var bilgisi verilmeli. sorunun orijinalinde (ki elimdeki zeka soruları kitabında da var) 3 beyaz 2 siyah şapka rastgele giydiriliyor. geride kalan şapkalar elbette bilinmiyor ama toplamı biliniyor.

nasıl biliyor en öndeki? diyor ki: "en arkadaki iki tane siyah görüyor olsaydı zart diye bilirdi "benimki beyaz" diye. bilemediğine göre demek ki iki tane siyah görmüyor. ortadaki önünde bir tane siyah görseydi, kendi arkasındaki (en arkadaki) cevap vermediğine göre ortadakinin kafasındaki de siyah değil, bu ikisi de bilemediğine göre benimki siyah değil, beyaz"

yazarak anlatmak zor. biraz derin düşünme gerektiriyor.

edit: tekrar okudum da sadece üç şapka var ve hem siyah hem beyaz, iki renkten de var ama hangisinden kaç tane bilmiyoruz diyorsak soru farklıymış demek ki benimkinden değil. ama yine de düşünce tarzı, diğerlerinin bilememesinden yola çıkmak şeklinde. bu durumda devilred ve cro magnon'ın cevapları doğru.

siz de hocaya benimkini sorun.

üç beyaz iki siyah şapka var. bu üç kişiye üç beyaz giydiriliyor. geride kalan şapkaları bilmiyorlar. bir tanesi kafasındakinin beyaz olduğunu biliyor. nasıl biliyor? hiçbiri de duvara falan dönmüyor. hepsi diğer ikisini görüyor. haliyle hepsi karşısında iki beyaz görüyor. hile yok, tamamen mantık.

Şöyle bir cevap geldi sorduğum bi yerden:

En arkadaki cevabı bilmediğini söyler ve cevap vermez, çünkü önündeki 2 şapka siyah olsaydı kendisinde beyaz olduğunu bilirdi, önündeki iki şapka beyaz olsaydı kendisinde siyah olduğunu bilirdi ve soruyu cevaplayabilirdi. Bu durumda öndeki 2 kişiden biri siyah, diğerinin beyaz olduğu belli oldu. Ortadaki ise durumu farketti ve önündekinin şapkası beyaz ise siyah dedi , önündekinin şapkası siyah ise beyaz dedi ve en öndekine sorulmasına gerek kalmadan doğru cevabı bulmuş oldu.

www.baskent.edu.tr

soru eksik ifade edilmiş herhalde yukarıdaki tam haline bir bakın derim

soru tam olarak budur, cevabı da ilk önce devilred yazmıştır zaten. bilen, bilmeyen herkese teşekkür ederim.

evet bu sorunun doğrusu, imla kilavuzu'nun da yazdığı şekildir. ben de o şekilde biliyorum. yani toplam şapka sayısı ve hangisinden kaçar tane olduğu biliniyor. sadece geriye kalanlar bilinmiyor. mahkumların soruyu bilecek olanın diğerlerini görmesine gerek yok, zira görerek değil, ötekielrin bilemiyor olmasından dolayı akıl yürüterek bilecek.

anlaşılan sizin hoca şapka sayısını azaltıp "her iki renkten de var" diyerek olasılıkları azaltıp "iki beyaz+bir siyah" veya "iki siyah bir beyaz" şeklinde iki ihtimale indirerek işi biraz kolaylaştırmış.

kibritsuyu: evet, öyle olabilir. ama bana sorulan soru bu. yanlış bir soru olamaz çünkü mantıklı bir cevabı da var. imla kılavuzu'nun yolladığı soru da benzer ama farklı bir sorudur. açıkçası ben o soruyla ilgilenmiyorum. o yüzden lütfen soruları yanlış olarak damgalamak yerine ikisinin içerik olarak benzer ama farklı sorular olduğunu kabul etmekte fayda var.

Maslak'a yakin ve ucuz semtler icin Sanayi mahallesi, Seyrantepe ve Sirintepe'ye bakabilirsiniz. Bunlarin Buyukdere caddesine uzak kisimlarinda 400 liraya ev bulunabilir. (Pek guzel evler olmaz ama, olsun).

karışmış gibi olmayayım ama; istanbul şartlarında kirası 400 tl'yi geçmeyen bir evde tek başınıza bayan olarak oturmanızı pek tavsiye etmem açıkçası.

400 liraya çıkacağınız ev ve bu evin ortamı pek iç açıcı olmaz. şahsen terciğinize göre başka bir kadının yanına çıkmanızı tavsiye ederim. buradaki ilanları da takip edebilirsiniz.

@nesilsiz +1

@nesilsiz +2

hacıhusrevde , karabayırda falan var o fiata evler

@nesilsiz +3

Bir arkadaşımın su anda oturduğu fakat is degisiminden dolayı çıkması gereken bir ev var. Kontrattan dolayı ev sahibine yeni bir kiracı bulmayı teklif etti.
Maslaga minibüsle on dakika sürüyor. Ev boğaz köprüsünü görüyor. apartmandan çıkınca hemen sahil. Kirası aidatiyla beraber 500 lira. 1+1 .
Eger dusunurseniz detaylar için mail adresinizi vermelisiniz

liva'da var sanırım. marka aramıyorsanız ankara'da bulabilirsiniz likörlü çikolata. tekellere de sorun.

imageshack.us

şundan var bizim istanbul kadikoy'deki migroslara geldi son aylarda. sizin migroslara da sorun.

Panora miydi oyle bir alisveris merkezi var, onun icinden alt kattaki supermarkete giderken sag tarafta bir dukkan var bircok ithal yiyecek maddesi getiren. Dukkanin adini hatirlamiyorum ama likorlu cikolata bulunduruyor olmasi muhtemel.

adananın merkezinde, "ülkücülüğü benimsemiş" bir lisede okumuştum ve tüm ülkücüler istiklal marşını okumamak için erkenden kaçıyorlardı (büyük kısmı). 2,5 metre yükseklikteki betonlardan atlıyorlardı.

yavşak her yerde yavşak. okuyanda vardır, okumayanda.. okutanda vardır okutmayanda..

değil yüksek sesle hiç okunmuyor diye biliyorum bir çok yerde. artık bu şeylerin en azından anlamını yitirdiğini düşünüyorum.doğru değiliz çalışkan değiliz, hepimiz de türk değil zaten. sadece bizleriçin nostaljik bir anı olacak galiba bu gidişle..

Okunmuyor tabii ki. Kimse de okutamaz.

andımız kadar gereksiz bir şey yok.
istiklal marşı gayet iyi.
haftanın ilk ve son günü okunması yeter.
"varlığım türk varlığına armağan olsun"muş...
saçma sapan sözler :)
ama istiklal marşı öyle mi?

cins müdürler varsa onlar zorla okutuyordur belki ama okunmaz yok.

desibelini veremicem ama: normal okunuyor işte. yer gök titremiyor ama fısıl fısıl da okunmuyor. bu arada, kürtçülük adına, hakkari, geçmişi çok güçlü bir yer değildir. çok dağlık sarp bir yer olduğu için pkk orda çok aktiftir ama pkk=hakkarililer de değildir. konu uzun, neyse.

islamdaki olay şeytanın insanlığa olan düşmanlığıdır, yani allah ibadet etmesi için insanı yaratıyor, şeytan ise ben o insanları kıyamete kadar sana tapmaktan alı koyup kendi istediğim şeylere taptıracağım diye inat ediyor, yani vaat falan yok sadece insana olan nefreti var.

1.05 oranlı. incelemeye değmez.

Har bir kaynak değildir, fictional bir edebi üründür.

@cro magnon,
kaynak kelimesi olmamış, evet

sevmezler çünkü öyle erkeği ellerinde tutmak zordur :D.

Bu durumun dilimizdeki karşılığı;
"İstemem yan cebime koy."

eğlenecek erkek olarak severler. ama parası varsa her türlü...

kadınım.
hafif kaslı erkek severim ama biscolata reklamındakileri sevmiyorum. çok fazla düzgün tipler, garipsiyorum. istemem öyle adam ben.

evlenilecek & eğlenielcek ayrımını iyi yap;)

doğru düşünüyorsun. ben çok severim mesela.

aşırı kaslıyı niye sevmiyyorsunuz peki

panpa bu durum biz türk erkeklerin yüzyıllardır türk kadınlara benimsettiğimiz erkek dediğin kıllı olur göbekli olur maço olur imgesi yüzünden kaynaklanıyor. bak kızcağız garipserim ne o öyle falan demiş. bu tam anlamıyla bir başarı öyküsüdür bana kalırsa.

Bazı erkekler neden aşırı makyajlı kadını doğal bulmuyorsa benim için de erkeğin çok kaslısı doğal durmuyor :)

gerçek hayatta komplekse girer de ondan. senden beş on gömlek üstün bir kadınla olmak istemezsin emin ol. komplekse girersin. saçma sapan bişey olursun. özgüvenin kalmaz. canın yanar.

öte yandan vücut geliştirmeyle o kadar uğraşmış bir erkeğin gerizekalı olduğunu düşünürüm affola ama. hamlet'i ezbere okusa dahi bişey katamaz bana o eleman.

hafif kaslı, yani şekillendirecek kadar kaslı gorunmesi iyidir.
diğer türlü (kassız) yuvarlak hatlı, kadınsı bir goruntu olabiliyor.
cok kaslı da yaratık gibi zira, itici, doğal değil, cok dikkat cekici.

bence düşüncen doğru. sadece acayip kaslı/steroid almış gibi durmasın yeter.

@wessago

ahahaha +1 :D

geçmez ki, zehirin çürüme ihtimali yok. içerisindeki toksik maddeler uçucuysa zamanla zehirlilik oranı düşer ama.

daha az zehirli olur, özelliği yada etken maddesinin özelliğini kaybeder diye düşünüyorum.

daha zehirli olmaz diye sallıyorum.

daha az zehirli olmali

ne tür bir zehirden bahsediyoruz. zamanla daha etkili bi hale de gelebilir. daha az zararlı bi hale de gelebilir. hiç bir değişime uğramadan da kalabilir. binbir çeşit zehir var hepsinin özellikleri farklı.

bulunduğu ortama göre değişiklik gösterir bu durum.

zehrin türü vs demeden mantıken bakarsak bir ürünün son kullanma tarihi, o tarihten sonra kalitesinin düşeceğini veya asıl işlevini yerine getiremeyeceğini belirtir. yani skt'si geçen bir gıda, besleme işlevini yerine getiremeyip tam tersine bünyeye zarar verecektir.
bu nedenle de bir zehirin tarihinin geçmesi onun etkisini artırmamalı, düşürmelidir. anca şöyle olabilir, aldığınız fare zehri havaya karışıp etraftaki insanları da zehirleyebilir. böylece etkisi artmış olur ama yine de, asıl işlevi olan sadece fareleri zehirleme işlevinden uzaklaşmış olacaktır.

tek cümlede toparlanacak şeyi uzun uzun yazdım ama bir de toplumsal mesaj vereyim. 1000de bir ihtimal dahi olsa sağlığa zarar verecek şeylerden uzak duralım, skt'si geçen ürünleri tüketmeyelim. çocuklar da -tarihi geçmemiş- şeker yiyebilsinler.

haksızsın. o dediklerin halihazırda mutlu olan insanlarda işe yarar. gerçekten mutsuz olduğunda bir daha dene, göreceksin.

Belki butun sorunlarini cizmez ama pozitif bir bakis acisi verir ve birazcik daha mutlu eder. @DVDG

mutlu olmak istememek diye bişey var.

@excusez kanka sana sözüm var piyango çıkarsa sana kitap alıcaktım hatırlıyo musun :D

@semson unuturmuyum hic. Hangi kitabi alacagini sectim bile.

içinde bulunulan durum pozitif diyilken ona pozitif bakmak ne kadar anlamlı?

ayrıca @ duyuru var dediler geldik + 1

yani, haksızsınız.

Spor ve sağlıklı beslenme vakit istiyor.

ben göreceli-sağlıksız beslenince mutlu oluyorum?

muhabbet et.

hayalet avcılarını çağır

beraber film izleyin. sever o da.

www.cizgifilm.in

yıl 2012 oluyo hala hayalet kaldı mı yahu?

varsa da kıvrıl uyu ne muhattab oluyosun elin hayaletiyle gece gece boşver ne hali varsa görsün.

hayalet değil cindir onlar. nas+felak surelerini oku

Raki ic agzini burnunu kir..

@hier kommt die sonne
olur mu len, sarımsak vampire iyi gelir. ruhani varlıklara nas+felak

ciddi mi yazdınız bilmiyorum ama hayalet, gerçekte var olmayan, sadece zihninizde yarattığınız bir varlıktır. o halde merak etmeyin, evinizde hayalet yok.

nasıl anladığını merak ettim. anlatsana

itiraf ediyorum o benim.

(bkz: who you gonna call)

sabah sabah içim titredi

hayır! benim o

grip olsan doktora gidersin ya aynen öyle bir psikiyatr'a gir

hacı kusura bakma ben birine bakacaktımda yanlış gelmişim.

olmadıklarını hayal-et. (evet iğrençleştim)

the others izle.

anladın sen...

farklı anlam içeren.

bu soru bence çok farklı anlamlar içeriyor.

kinayeli gibi.

içinde ironi, sarkazm veya yan anlamlar barındırdığını görüyorum demek. yani retorik değil ama cevap zaten biliniyor ve bilinerek üzerine gitmek için soruluyor olabilir.

karsi tarafi igneleyici gibi bi anlami da var. daha dogrusu boyle bi anlami yok ama bu sekilde kullanilabiliyor.

dokundurmalı.

mani = mana, dar = lı.
"manalı, anlamlı" demeye gelmekle beraber arkadaşların dediği gibi, pratikte "ince manalar içeren, kinayeli, imalı" gibi anlamlarda kullanılıyor.

tdk.gov.tr

bit.ly

100 ml'de yaklaşık 2-2,2 gram olur. noktayı kaçırmışsın. 1000 ml'de veya 2.2dir o.

yanlis yazmislar o zaman. 100gramda 22gram protein yaziyor. hayir nokta yok

hangi marka ayran o? belki özel üretimdir :)

eker yayik ayran 1.5 litre

e tamam iste 1500 ml.

iyi de besin değerleri tablosu kompil şişenin değerini değil, karşılaştırma yapılabilsin diye 100 gramın değerini verir. ki yarın gidip dört kiloluk şişenin üstündekine baktığında kıyaslama yapabilesin.

muhtemelen yanlış yazmışlardır. beşte biri protein olamaz.

www.bunalti.com işinize yarayabilir. tabi pek türkçe albüm bulamazsınız orada.

Belirtmeyi unutmuşum. Tamamı Türk sanatçıların.

x diskografi şeklinde arama yapabilirsin.

+1

algı yapılarıyla ilgili olduğunu okumuştum..
bence gayet normal.
ben şiiri çok seven birisi olarak
herkesin dünyaya aynı pencereden bakmak zorunda olmadığını düşünüyorum.
herkesin kendini ifade etme şekli
ve dünyayı yorumlama şekli kendine özgüdür...

şiir var, şiir var.

kitaptan okumak var, başka yerlerden okumak var.

Hayır ondan sonra "ıyyy cahil. hiç şiir okumuyor musun" diye yaftalanıyorum. Bilmiyor ki şiir dışındaki şeyleri okumayı sevdiğimi.

senin abartılmıs halin bile olabilirim. okumaktan da dinlemekten de zevk almam bunu bılen lise edebiyat ogretmenim bana okuturdu bi de yuksek sesle! aklıma geldikçe bi tuhaf olurum hala :)

hocam hiç mi yok yahu şöyle severek okuduğun bir şiir ?

yok abi yok. dyg'nin de dediği gibi ne dinlemekten ne de okumaktan zevk alıyorum. böyle hisli hisli okumaya çalışanlar falan çok arabesk geliyor hep kulağıma.

Bende önceden öyleydim...ve o halimle şimdiki şiir merak ve sevgimi ele alınca, birini fazlasıyla sevmediğin için zevk almadığını söyleyebilirim...

edit: yani en azından bende öyle oldu.

evet aynen hisli falan okununca da ilginç geliyor anlamlandıramama bi mala baglama oluyor halbuki ben de diğer yazın türlerini gayet okuyan biriyim.

kendimi bildim bileli nefret ederim. seveni de sevmem, alay ederim. aşağılarım.

"ıyyy cahil. hiç şiir okumuyor musun?" diyen geri zekalılardan uzak duracaksın bir kere. şiir okumamak genel kültür eksikliği değildir. böyle düşündüğü için kişinin kendisi kıttır, bu bir. ikincisi, şiirden zevk almamanda hiçbir problem yok bence. her yazı türü sevilecek, okunacak diye bir kaide yok sonuçta. aç romanını, kısa öykünü ya da artık neyden hoşlanıyorsan, babalar gibi oku. oh mis!

dinlemekten zevk almam,okumak ise seçmecedir. Şiirine göre okurum.

@sukrug

ya tabi öyle demiyorlar. abartarak söyledim ama bazı insanlarda böyle "şiir okumuyor millet hiç. yazık yazık." ifadesi oluyor. kötü hissediyorum kendimi.

ben de senin gibiyim. deli gibi kitap okuyorum ama siiri sevemedim bir turlu. denedim sevmeyi ama olmadi, ben de fazla zorlamadim, romanlara ve denemelere devam ettim.

herkesin kendi zevki ama siir olayi abartiliyor bence. kimisi de butun sanat dallarindan ustun gorur gerci, ama ben goremedim pek bi olayini.

ben sadece biçimsel açıdan (ölçü-uyak vs.) estetik şiirlerden, ve sadece bu yönüyle hoşlanıyorum. çok sözcükle hiçbir şey anlatmayan anlamsız devrik cümleler, hisli ses tonları baygınlık veriyor bana da.

hiiiiç kötü hissetme kendini. istediklerini söyleyebilirler. sığ bir düşünce çünkü. her şey şiir okumak değil ki. evet çok harika yazarların efsanevi şiirleri, eserleri var ama sen sevmiyorsan, iş bitmiştir.

Tabii tek tek söyleyen kişileri bilemem ama inanıyorum ki "Aaa... Şiir okumuyor musun?" diyenlerin büyük kısmının şiirden anladıkları Facebook'taki çakma Can Yücel şiirleridir.

Zaten çoğu insanı şiirden soğutan şey de aslında böyle fonda bir müzik, ağdalı biçimde okunan ağlak manzumeler, Facebook'ta paylaşılan, aslında şiirle ilgisi bile olmayan metinler. Zaten bu şiiri müzikle birlikte okumak Türklerin keşfi falan olsa gerek. Elin gâvuru şiir okuma gecelerinde, hiç de öyle ağdalı, duygusal havalara bürünmeden, fona müzik koymadan çat çat diye okuyor şiirlerini. Benim sinirimi bozanlarsa şiiri sevemediğini söyleyen samimi insanlar değil, şiiri Facebook'ta paylaşılan zımbırtılardan ya da duygusal bir hava vermeye çalışılarak yukarıda birisinin daha dediği gibi anlamsız devrik cümlelerden ibaret sananlar.

Bakın size nasıl şiir okunur göstereyim: vimeo.com (Şiir dediğim, videonun başındaki neyli kısımda okunan değil. Daha sonra 6 45 tayfasından Şenol Erdoğan'ın okuduğu şiiri diyorum) (bkz: howl) Aynı şiirin adıyla bir film de vardır. bu uzun şiirin basılmasıyla müstehcenlik yüzünden bir dava açılmıştır. Bir dinleyin, izleyin bakalım. Belki kafanızdaki şiir imgesinden çok farklıdır.

@sir gawain +1

neden normal olmasın?

herşeyin seveni ve sevmeyeni var.

parayı bile sevmeyen insan var...

aynı ben

son zamanlarda çoğu kişiden duyuyorum bunu, hoşlanmayabilirsin o senin seçimin, bir de şiirine, şairine göre değişir, şiir okumaktan ya da birinin okumasından hoşlanmıyor olabilirsin çünkü gerçekten iyi şiir okuyabilen çok az insan var bence.

ben divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini de seviyorum misal, bu tarz şairlerin hayatlarını araştırmaktan da zevk alıyorum, bu kişiden kişiye değişen bir şey ama bence en bilinenlerinden gireyim, bir nazım, bir orhan veli, cemal süreya ,bir shakespeare vs.. (daha yazmaya kalksak çok uzar bu liste) şiirlerinden zevk almamak, hiçbir şey hissetmemek eksikliktir.

Baştan belirteyim, kadınım, şiirden de hiç hazzetmem. Çok da kitap okurum aynı sizin gibi ama şiir sevmiyorum. Herkes her şeyi sevmek zorunda değil, gayet normalsiniz.

Edit: Şiirden bir şey hissetmemek de eksiklik değildir, sizin algınıza hitap etmiyor olabilir. Başka bir şey o şiirin hissettirmesi gereken şeyi haydi haydi hissettirebilir.

Ama tutup Shakespeare'in eserlerine falan "Kötü" diye bok atmak bildiğin eşekliktir, zırtapozluktur o ayrı. Yapılan işi taktir etmekle, o işin size hitap etmesi başka başka şeyler. Ben de aynı hazzı quantum teorisi okumaktan alıyorum belki, ya da kozmoloji, o mükemmelliği göremeyen insana da "Bunu anlamamak eksiklik" demek gibi bir hakkım yok, o da şiirden anlıyordur mesela.

Not olarak; şiirden kasıt olarak ben romantik şiirleri falan aldım ama Dante'nin Inferno'su falan da şiir yani, onu gayet bayıla bayıla okudum. Ama işte günümüzde şiirden kasıt pek onlar değil.

Böyle gözlerini kısıp ufuklara bakan adam havasını yaratmaya çalışan şiirleri sevmiyorum evet.

Normallik gorece bir kavram. Fakat genellikle, bu tur cumleler kuranlar bir cumle sonra kendilerini bir cumle sonra tekzip ediyorlar. Bu tur insanlar, malesef kendini ifade etmenin bir formunu iskalayan insanlar.

Soyle aciklayayim basit bir ornekle. siirden hoslanmiyorum dedik. fakat ikinci cumlemiz , cem karaca severim oldu. Dolayisiyla, O`nun ya da daha sonra coverlayanlarin(burada yas da onemli) Sende herkes gibisin adli , nazim hikmetin ergen akli ile yazdigi bir siirin muzik ile yorumlanmis halini sevmiyor olmak gerekir. Eger boyle bir ikilem yasamiyorsan yani , sokarim cem karacanin sarkilarinin %80 ine diyorsan, tutarlidir yaptigin, Yoksa malesef, siglik vardir.

Bunu zilyon tane ornekle cogaltabiliriz. mesela sezen aksu, kendine ait siir kitabi var , eksik siir diye, hit olan bir cok sarkisi orada siir formunda, cunku kadin siir yazmiz, sonra o ya da baska biri muzikal yetenegi ile onu notalandirmis. Yasar da oyle, Eline gitari alip,kafadan yazmiyorlar. Yada ne bileyim. o nirvana bile something in the way adli turkusunu siir formunda yazip sonra muzik ile birlestirmis adam.

Ha yokmu eline sazi alip, hep yazip hep soyleyen adamlar. Var Bizim edebiyatimizda asik deniyor, ki onlarindan bir cok sozu yine once yazilmis sonra baglama ile bulusturulmustur.


Sen bu tutarsizligi yasamiyor ve hayir benim icin muzik, sadece Klasik muzik diyorsan , ya da hayir ben sadece tecno dinlerim yada ne bileyim kill em all denmesi beni ifade ediyor diyorsan. Sorun yok.

Unutma , rap gibi cok extrem bir muzik formu dahi, iyi bir sair degilse rapci yine kotu oluyor. Ha diyorsan ben candy shopcuyum, o zaman celiski yok yine. ama eminem dahi Cleanin out my closet ile aslinda bir siir okuyor.( bak dikkat et burada siir kavramini o kadar genis tutuyorum ki; oha aruzdan baska vezinde yalinana siir demem deyip , seni iyice itmeyeyim)

Bu nedenle, bu nedenle siirden hoslanmamak buyuk bir lokma yutmak icin,

Ama sunu dersen ( yani hali hazirda soyledigim celiskiye sahipsen) Ya ben seneze cem karacaya laf mi ettim. Benim bahsettigim siir daha bestelenmemis olanlar. :) o zaman Ben tembelim ya da misralarla cizilen bir resmi yorumlayacak tecrubeye sahip degilim sorun mu ? diye sorman gerekiyor.

Cevabim ise; hayir degil, ama yapan yada yapabilen, daha bir makbuldur gozumde olur.

Lutfen bu celiskiye dusme, Cunku sabahattin ali sinopta hucresinde, flarmoni orketrasiyla yatmadi. Aldirma gonul der iken, bestesi nasil olur ben olduktan sonra diye dusunmedi. O yazdi. Allahin verdigi yetenekle, o rada notlar sakladi. birisi geldi. o notalari buldu. sarki yapti. Belki 100 yil sonra baska birisi gelip daha baska seyler bulacak.

Unutma ki, 600 yil evvel kacacaoglan , olunce sevemezzem seni derken, gitar cordlari yoktu. onun nasil soyledigini bile bilmiyoruz. Belki hic bir zaman baglama ile bile soylemedi.

umarim olmustur.

@pie

uzun süredir müzik ile ilgilenen bir insanım ve sözlere dikkat ederek şarkı dinlediğim çok nadir olmuştur. yani dediğin gibi genellikle "sokarım onun yazdığı sözlere" deyip geçiyorum. bana bir şey ifade eden müzik olmuştur hep. o yüzden müzikal ağırlığı fazla olan şeyler dinlerim hep.

o zaman dedigim gibi problem yok. lakin su handikap hep olacak. Sadece ensturmental dinlemedigin surece.

bir cok sarki; o yazilan sozlerin icindeki gizlenmis notalari bularak yapiliyor. yada en azindan benim ifade seklim o. yani hotel california nin ara melodisi o sozler olmadan birsey ifade etmeyebilirdi. yada hic cikmayabilirdi. tabiki klasik muzik vs farkli. bu ikilemi astigin surece problem yok.

bir film muziginde bile yine bir konu oluyor. filmin hissetirdigini muzisyen yorumluyor, direk siir yok ame bir metin senaryo ve gorsel materyal var. hatta bazen golgesizler gibi film muzigi , filmin onune gecebiliyor.

şunu da ekleyeyim facebook ergenleri hakkında bir bok bilmeden paylaşıyor diye nazım hikmetin yazdığı herhangi bir şiire " ergen aklıyla yazılmış " demek yanlış olur, sizin de o ergenlerden bir farkınız kalmaz.

söylemeden edemeyeceğim pie. acayip saçmalamışsın. genel olarak yazdıklarının hepsiyle de.

şiir dinlemekten nefret ederim, dinlemem kesinlikle, kaçarım duyarsam. ama şiir okumayı da bi o kadar çok severim ben mesela. zevk meselesi, normaldir.

@ nedensizce.

Tesbihte kusur osmaz. O siirin nazim hikmetin gayet yasca gencken yazildigini dolayisiyla ergenlik caginda oldugunu, buna ragmen yine de ifade ettigi butunun, bir cok ayni yastaki insandan daha ilerde oldugunu vurgulamak istedim. bu nazimi elestirmek icin degildi.onu ayriyetten yaparim baska bir konuda.

-Populer olmanin en kolay oldugu dal yani muzikte bile bir cok kalici seyin, genelde iyi siirler uzerine yazilmis oldugunu vurgulamanin nesi sacmalik?

Siirden hoslanmadigini soyleyen birinin, bu konuda da bir diyecegi olmasi gerektigini istemek.

Ben iyi melodi , iyi sozsuz olmaz demedim ki, iyi sozlerin bircogunun iyi melodiler uretilmesine vesile oldugunu ve o uretim surecinde bagimsiz dusunulemeyecegini, cunku genelikle melodinin o siirin dizeleri arasinda sakli oldugunu soyledim. Ve bunu ornekledim kalici ve her koseden ornekler ile.

eger varsa karsi bir savin, yazarsan aa hic boyle bakmamistim derim. fakat yoksa , soyledigin pek birsey ifade etmedi. cunku leonard cohen bana hic oyle once hissetirmiyor!

Enstrümantal iyidir

www.youtube.com

ulaştınız mı istediğinize?

eğer hala lazımsa proxy ayarlarını halledip gönderebilirim, özelden ses edin.

isbn ve issn ile bahsettiğiniz kitaba ulaşamadım. hangi veritabanında acaba? link verirseniz yardımcı olmaya çalışacağım.

indirebilirsiniz ama multiplayer oynayamazsınız diye biliyorum ben. denemedim ama daha önce.

yoğk.

oyuna girmek için steam hesabına giriş yapmak zorundasın sen giriş yapınca da adam düşer. ayrıca aynı steam hesabından iki farklı bilgisayara oyun indirilemiyor diye biliyorum, tek mac adresine kayıtlı ve gerekirse aktarma yapabiliyorsun sadece.

aynı steam hesabını kardeşimle beraber kullanıyoruz, benim ekran kartım gtx 580 kardeşimin ki gts250 aahhahah fakir.

iki ayrı bilgisayara oyunu indirebilirsiniz tıpkı kardeşim ve ben gibi. fakat o puşt haber vermeden giriyor ve ben oyundan düşüyorum ühühüh, sorun sadece bu.

yani oyuna evden lan açsak mesela steam'e online olmasak olmaz mı? bu soru çok saçma olabilir arkadaşım böyle bir şeyler dedi tam anlamadım. aynı evdeyiz ama uzak yerlerden oynamayacağız.

lan mı canın sağolsun başbakan'ım.
evi internet cafe'ye cevirdiniz amk. arama sonucu yok öyle bir şey.
bu steam denen nane cok ückağıtcı, yemiyor o numaraları.

ahah ben de öyle dedim yaa, 20 tl vermemek için çeviriyor işte ancak :D

olur. football manager'da dediğin olay çok yapılır. hem oyunu birden fazla kişi indirebilir hem de çevrimdışı olup lan üzerinden multi oynarsın.

oradaki inanmak kelimesiyle kastedilen din için kullanılan inanmak kelimesiyle aynı şey değil, daha çok doğruluğunu kabul etmek anlamında kullanılıyor ama dediğin gibi zaman zaman anlam karmaşası yaratıyor.

olur da bir gün evrimin yanlışlığı ispatlanır da başka bir teori gelişirse ona inanırız demek. dogmatik değiliz demek. din değiliz demek. maymuna tapıyon ehüüüü diyen kazmalara karşı bir savunma mekanizması.

teori - kanun konusundaki kısım şu sitede güzel açıklanıyor:

www.notjustatheory.com

evrim teorisi dünyaca genel kabul gören bir olay. bugün okullarda öğretilen doğruluğu ispatlanmamış ama doğru kabul edilen binlerce olay var. evrim'in tek sıkıntısı kutsal kitaplarla çelişmesi, yoksa bir farkı yok.

sözlüğe de yazılmıştı: şu geçenlerde iran'da dünya yuvarlak mı tartışmasıyla çok alay edilmişti ya, aslında türkiye'deki evrim tartışmasından daha temelsiz değil yani.

ha türkiye'de bile bakma 10 sene öncesine kadar evrim adam gibi öğretiliyordu. biz lisede evrim var diye öğrendik, salak salak şeyler kafamıza sokulmadı. ta ki akp başa geldi, bu işe el attı, umuma açık parklarda belediyeler evrimin olmadığının "kanıtlarını" gösteren adamlara para verdi, sonra konuşulmaya başlandı.

evrim teorisi'nin kanıtlanmamış yahut sürüncemede olan kısımları evrimin varlığı ya da yokluğu ile ilgili değildir. evrim teorisini teori yapan şey evrim sürecini açıklama üzerine olduğu içindir, evrimin kanıtlanmamış olması değil. evrim kanıtlanmamış bir olgu değildir. sokakta gördüğün evcil kediler bile evrimin kanıtıdır.

evrim diye bir 'kanun' asla varolamaz. bu kelime oyunu yıllarca kullanıldı. evrim bir 'kanun' değildir. kütleçekim 'kanunu' evrendeki bütün makro boyutta maddeler için geçerli ve değişmezdir, evrim teorisi ise bir süreci 'açıklayan' bir veri bütünüdür ve bu veriler yeni bulgularla sürekli değişkendir. örneğin cro magnon'larla yakın akraba, günümüz insanına daha çok benzeyen bir tür bulunur ve teoriye yeni bir veri eklenmiş olur. moleküler veya tarihsel boyutta her gün yeni veriler bulunmakta.

fundamentalist ve ukala olmak istemiyorum ama olacağım biraz elde değil, insanların bi sik bilmeyip de üzerine en çok konuştukları konudur evrim. çünkü bu kadar çok veri yığınına rağmen mantığı bir o kadar da basit. adamın karşısına iki sayfalık karmaşık fizik denklemi koymuyorsun ki bi sik bilmediğini farketsin. 'dil'le anlatmaya çalışıyorsun ve örnek veriyorsun ama adam okumuyor bile.

en.wikipedia.org
çog da iyi açıklamış, çog da güzel açıklamış. ben de çevirmeye çog üşendim.

www.eksisozluk.com

evrimle ilgili aklınıza takılan her türlü soruyu buradan bize sorabilirsiniz.
www.evrimagaci.org
www.facebook.com/treeofevolution
fakat şu kafanızdaki soruları belki biraz giderebilir. www.facebook.com

46 lira yatırmayacaksın, noterin eline vericen direk. şunu bi açıklığa kavuşturalım: noterler bu şekilde para kazanır. noterin olayı budur. kyk'nın amcaoğlu değil noter. kyk sana burs veriyor ama senet yapıcaz gene de senle diyor, noter de senet için senden çatır çatır parasını alıyor.

seneti belli bir tarihe kadar yapman gerek hatırladığım kadarıyla. 7 ocağa kadar bekletirsen sıkıntı olur. ziraat'te hesabın hemen açılır ama kartını daha sonra alacaksın. dolayısıyla paranı atm'den çekemezsin ama bankaya girer alırsın.

sanırım, o paranın siz burs kazandığınız için sizden alınacağını düşündünüz. bahsettiğiniz şey, yapacağı kağıt işlemleri için noterin sizden alacağı para. yoksa onun dışında kyk'ya bir ödeme yapmayacaksınız. (ya da 5 senede o kadar değişti mi her şey?)

dolayısıyla notere gittiğinizde yanınızda olmalı masraf parası. kaç para olduğunu da kesin olarak bilemiyorum, belki işlem yaptırmış arkadaşlar vardır bu günlerde kyk için, onlar daha net bir rakam verirler.

2 gün önce bu işlemleri yapmış birisi olarak ben kredi aldım ama bursta alsan noterde 46 lira ödüyorsun. aramızdaki fark ben 11 binin altına sen 1 liranın altına imza atmış oluyorsun. noterden aldığın senedi bulunduğun ilin bölge müdürlüğüne götürüyorsun. bu kadar. 7 ocaktada sana belirtilen şubeye gidiyorsun nüfus cüzdanı fotokopinle, ilk parayı elden alıyorsun. daha sonra banka kartı alınıyormuş. şubata doğru. eğer ocakta almak istiyorsan paranı son tarih 31 aralık. sonrasına kalırsan şubatta alırsın paranı.

notere para yatıracaksın. noterde ne işin olursa olsun para yatırırsın burs dahi olsa.

evet hesabın zamanında açılmış olur. benim zamanımda (2007) ilk krediyi biz 9 ocakta almıştık. sanırım her sene böyle oluyor. bir de hesap kartını da 7 ocakta almıştık.

edit: notere para yatıracaksın dedim ama yanlış anlatmışım. demek istediğim notere yaptığın seneti onaylatma parası veriyorsun elden. kyk ile noterin bir bağı yok.

fifa 12

pes of kors.

fifa

The FIFA 12